4 Aralık 2012 Salı

Sözcük Türleri(İsim, Fiil, Zarf, Zamir, Edat, Bağlaç, Ünlem)


İsim

İsimler veya adlar; özel-genel (cins), canlı-cansız, somut-soyut tüm varlık, kavram ve olayları karşılayan sözcükler. Sıfat, zarf, zamir gibi sözcük grupları isim soylu sözcükler olarak kabul edilir. Türkçede isimler genel olarak kabul edilen dört farklı şekilde sınıflandırılırlar:

  • Oluşlarına (maddelerine) göre
  • Verilişlerine göre
  • Sözcük yapısına göre
  • Sayılarına göre

Varlıkların oluşlarına göre isimler

Varlıkların oluşlarına göre isimler iki ayrı ana grupta incelenirler; bunlar soyut ve somut isimdir.

Soyut isim

Soyut isimler veya mana isimleri klasik tanımla beş duyu organlarıyla algılanamayan, zihinsel veya somut olarak ispatı mümkün olmayan kavramları karşılayan isimlerdir. Sevgi, saygı, inanç, korku, yiğitlik, cesaret, sevinç, aşk gibi.

Somut isim

Beş duyudan herhangi biriyle algılayabildiğimiz, kavrayabildiğimiz varlık ve kavramların isimleridir. Yani somut varlıkları karşılayan isimlere somut isimler denir. Bu isimler, herkes tarafından görülen, bilinen, hissedilen, cismi olan, varlığı kişiden kişiye değişmeyen varlıkları karşılarlar. Su, toprak, ağaç, ses, televizyon, rüzgâr, sarı, mavi, duman, koku gibi.

Varlıkların verilişlerine göre isimler

Varlıkların verilişlerine göre isimler iki farklı grupta incelenirler; bunlar özel ve cins isimlerdir.

Özel İsim
Sadece tek bir varlığı karşılayan sözcüklere özel isim denir. Pamuk, Tekir,Deniz,Ankara,Karadeniz,Merve,Furkan,Nesil vb.

Cins İsim

Cins isimler, aynı cinsten olan varlık,kavram veya olguların birini, bir bölümünü veya tamamını karşılayan isimlerdir. Odun, ağaç,kereste, masa, saat gibi. Cins isimler özel isimlerin aksine; çoğu kişinin aklında aynı görüntüyü (imaj) canlandırır; Örneğin Merve ismi Merve adında birini tanımayan bir kişi için anlam ifade etmezken, koyun ifadesi çoğu kişinin zihninde aynı varlığa karşılık gelir. Bu anlamda cins isimler daha genel bir anlam belirtirler. Cins isimlerin görevleri;

  • Canlıların genel tanımlarını karşılar; İnsan, kuş, sürüngen, amip, v.b.
  • Eşyaların tanımlarını karşılar; Masa, sandalye v.b.
  • Mekân ve yön tanımlarını karşılar; Oda, sınıf, kuzey, odunluk, sol v.b.
  • Sayıların tanımlarını karşılar; On, yedi, otuz v.b.
  • Akrabalık adı olur; Teyze, nine, amca gibi
  • Mana isimlerinin hepsi bu kapsama girer; saygı, ihtiras, cesaret v.b.

Yapılarına göre adlar

Yapılarına göre isimler üç ayrı grupta incelenir; Basit İsim, Türemiş İsim, Birleşik İsim

Basit isim

Yapı olarak kök hâlinde bulunan isimlere Basit İsim denir. Un, sıra, kına, ağaç, saat gibi.

Türemiş ad

Yapım eki almış isimlere Türemiş İsim denir. seçim, uçak, tuzluk, oduncu, vb.

Birleşik isim

Birden fazla ismin birleşip kalıplaşması ve yeni anlam kazanmasıyla oluşan isimlerdir:

Pamuk+kale, açık+göz, kuş+burnu, kara+fatma, ana+yasa, uyur+gezer, can+kurtaran, beşi+bir+yerde, hanım+eli, beş+parmak+otu

Varlıkların sayılarına göre isimler

Tekil isim

İsimlerin -ler, -lar çoğul eki almamış halidir. Yalın hal de denir:

Çoğul isim

İsimlerin ünlü uyumuna göre -ler, -lar çoğul eki almasıyla yapılır: bulut+lar, keçi+ler, melek+ler, Ali+ler,çocuk+lar,insan+lar

Topluluk ismi

Biçim bakımından tekil göründüğü halde çokluk ya da topluluk anlamı veren adlardır.

  • Ordu, alay, sürü, kurultay, meclis, takım,aile,grup v.b kelimelerdiler

Türkçede fiil

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Atla: kullan, ara

Oluş Fiilleri

Adından da anlaşılabileceği gibi, belli bir zamana bağlı olarak, hiç kimsenin etkisi olmadan, zaman içinde, kendiliğinden oluşan olayları anlatan fiiller, oluş fiilleridir. Zamanla meydana gelen olayları anlatırlar. Aynı zamanda oluş fiilleri nesne de almazlar.

Örnek:

  • İnsanlar, gün geçtikçe yaşlanıyorlar. ( Onu yaşlanmak ifadesi olmuyor. Yani nesne almamış ve eylemin gerçekleşmesi zaman içersinde kendiliğinden olmuştur.)

İş (Kılış) Fiilleri

Kılış fiilerine yani iş fiillerine (ne, neyi, kimi soruları sorulur eğer bu sorulara cevap verirse kılış fiilidir ama cevap vermezse ya durum ya da oluş fiilidir.

Bu fiillerin gerçekleşebilmesi için bir nesneye ihtiyaç vardır. Yani bir nesneye bağlı olarak yapılan hareketleri anlatan fiiller iş fiilleridir. İş fiilleri ile durum fiillerini karıştırmamak için, "onu" kelimesi kullanılır. Bu kelime, Türkçe'deki canlı veya cansız, tüm varlık ya da nesnelerin yerine kullanılabilir.

Örnek: Şanlıurfa gezisinde Balıklıgöl'ü gördük.

Durum Fiilleri

Bu fiillerde belirtilen eylemi yapabilmek için bir nesneye ihtiyaç duyulmaz. Yani durum fiilleri, nesneye ihtiyaç duymayan fiillerdirler. Bunun yanı sıra gerçekleştirilen eylem öznenin üzerinde gerçekleşir ve işin gerçekleşmesinde öznenin bir etkisi vardır. Durum fiillerini bulabilmek için fiilin önüne "onu" kelimesi getirilir. Eğer anlamsız oluyorsa o fiil durum fiilidir.

Örnek:

  • Dün gece çok fazla uyudum. (nesne almamıştır ve belirtilen eylem öznenin üstünde gerçekleşmiştir.)

Fiillere Gelen Kip Ekleri

Haber kipleri (Bildirme)

Zaman anlamı verirler.Haber kipleri için, oluşun veya hareketin zaman ve şahsa bağlı olarak meydana geldiğini bildiren kiplerdir. Bunlara bildirme kipleri de denir.

Görülen (Bilinen) Geçmiş Zaman Kipi

Geçmişte meydana gelen, öznenin de gördüğü olaylar anlatılırken görülen (bilinen) geçmiş zaman kullanılır. Görülen geçmiş zaman eki fiil kök ve gövdelerine büyük ünlü uyumu kuralı ve ünsüz benzeşmesi kuralına bağlı olarak -dı,-di,-du,-dü,-tı,-ti,-tu,-tü şeklinde eklenir.

Fiil kök ya da gövdesi + -dı,-di,-du,-dü,-tı,-ti,-tu,-tü

  • gör - dü - m
  • gör - dü - n
  • gör - dü - X
  • gör - dü - k
  • gör - dü - nüz
  • gör - dü - ler

Duyulan (Öğrenilen) Geçmiş Zaman Kipi

Geçmişte olup da, ilgili öznenin göremediği, başkalarından duyarak veya okuyarak öğrendiği olayları anlatmak için kullanılır. Duyulan geçmiş zaman eki, fiil kök ya da gövdelerine "-mış,-miş,-muş,-müş" şeklinde bağlanır.

Fiil kök ya da gövdesi + -mış,-miş,-muş,-müş

·         Atatürk, Samsun'a çıkmış. → Atatürk'ün Samsun'a çıktığı, bir yerden öğrenilerek anlatılıyor. Bu sebeple öğrenilen geçmiş zaman kullanılır.

Gelecek Zaman Kipi

Henüz gerçekleşmemiş, fakat sözün söylendiği andan sonra gerçekleşeceği düşünülen durumları anlatırken gelecek zaman ekini kullanırız.Gelecek zaman ekinden sonra, ünlü harfle başlayan bir ek geldiğinde, "-k" harfi "g" veya "ğ"'ye dönüşür. Buna ünsüz yumuşaması denir. Yani "-ecek, -acak", "-acağ, -eceğ" şekline dönüşür.

Fiil kök ya da gövdesi + -ecek, -acak

  • Koşaca(ğ)ım
  • Ben, Vikipedi'ye madde yazaca(ğ)ım.

Şimdiki Zaman Kipi

Hareketin yapıldığı an ile, aktarıldığı an aynı ise, şimdiki zaman eki kullanılır. "-yor" ekinde bulunan -y harfi, ünlü daralması olayına yol açar. -y harfinin önüne gelen -a, -e geniş ünlüleri -y harfi nedeniyle daralmaya uğrar ve -ı, -i, -u, -ü'ye dönüşür. Buna ünlü daralması olayı denir.

·         Taşla'yor → Taşlıyor

Geniş Zaman Kipi

Geçmişte yapılmış olan, an itibariyle yapılıyor olan ve gelecekte de yapılması düşünülen hareketleri anlatabilmek için geniş zaman kullanılır. Geniş zaman eki, fiil kök ya da gövdelerine "r,-ar,-er" şeklinde eklenir. Bazen geniş zaman eki "-ır,-ir,-ur,-ür" karşımıza çıkar. Aslında buradaki "-ı,-i,-u,-ü" ünlüleri kaynaştırma harfidir.

Fiil kök ya da gövdesi + -r,-ar,-er

Dilek Kipleri

Zaman anlamı vermezler.(-sa, -se'dir)Bir eylemin yapılması ya da bir oluşun harekatının bildirimi anlatan kiplerdir. Dörde ayrılır.

Gereklilik Kipi

Eyleme -meli/ -malı eklerinden birini getirmek suretiyle yapılır. Zorunluluk, kural ve olasılıkları anlatır.

Haftada bir kitap okumalıyım.

Onu bulmalısın.

Sınavdan iyi not almalıyım.

Sınava iyi çalışmalıyım.

İstek Kipi

Bir iş, oluş veya hareketin yapılmasının, olmasının istendiğini belirten kiptir. Ekleri ses uyumuna göre "-e, -a" dır.

Şimdi affını yazayım.

Şu konuyu öğreneyim.

Buradaki e harfi istek kipidir.

  • öğren-e-yim
  • öğren-e-sin
  • öğren
  • öğren-e-lim
  • öğren-e-siniz
  • öğren-e-ler

Fiile gelen (-sa,-se)ekleri ile yapılır.Fiilin yapılmasını koşula bağlı olarak anlatır.Bir eylemin bağlı olduğu durumlarda kullanılır.

Şart Kipi

Fiili şarta ve dileke bağlayan kiptir. Şart kipini alan fiil yalnız başına bir anlam ifade etmez. Temel cümledeki yargının gerçekleşmesini şarta bağlayan yardımcı bir öğedir. İki anlamda kullanılır. Fiile -sa, -se ekleri getirilerek yapılır.

Eğer, biraz çalışsa derslerden iyi not alacak

Emir Kipi

Bir iş, oluş veya hareketin olmasını, yapılmasını veya yapılmamasını emretmek için kullanılır. Eki yoktur.

Bir bardak su ver.

Kapıyı kapat.

Zarf (dilbilgisi)

Örnekler
  • Yarın gideceğiz.
  • Yukarı taşıdım.
  • Koşa koşa geldi.
  • Büyük düşünmek gerekir.
  • Beş dakika bekledim.
  • Neden sen de gitmiyorsun?
  • Çok çalışıyorsun.

Zarflar veya belirteçler; bir fiilimsinin, fiilin, sıfatın veya başka bir zarfın anlamını yer, yön, zaman, ölçü, nicelik, soru bakımından belirten, sınırlayan ve etkileyen kelimeler. Genellikle fiile yöneltilen neden, ne zaman, nereye, ne kadar ve nasıl sorularının cevaplarını oluştururlar. Aşağı, yukarı, nazikçe, çok, az, fevkalâde, en, ileri, geri, şimdi, geç gibi kelimeler cümle içerisinde zarf olarak kullanılabilirler.


Zarf Çeşitleri

Zaman zarfları

Fiilde belirtilen eylem veya hareketin ne zaman yapıldığını bildiren kelimelere veya kelime gruplarına zaman zarfı denir. "Dün, bugün, yarın, akşam, kışın" gibi kelimeler, cümlede zaman zarfı görevinde kullanılabilirler. Fiile sorulan "Ne zaman?" sorusunun yanıtı zaman zarfıdır:

  • O, şimdi gelecek.

Durum zarfları

Fiillerin durumlarını anlatan; fiilde bildirilen hareketin nasıl yapıldığını anlatan kelimelere durum zarfı denir.Hemen hemen bütün niteleme sıfatları zarf olarak da kullanılabileceğinden ötürü sayıları oldukça fazladır. "hızlı, tek tek, iyice, sora sora, geze geze, böyle, şöyle gibi."

Durum zarflarının cümle içinde ayırt edilebilmesi için, cümle içindeki fiile nasıl sorusu sorulur, alınan cevap durum zarfıdır.

Bir fiili, birden fazla durum zarfı niteleyebilir.

Adam, koşa koşa yanımıza geldi.

Miktar zarfları

Fiilleri, sıfatları ve zarfları miktar, derece, ölçü bakımından etkileyen ve sınırlayan zarflardır: biraz,fazla, çok, daha, en, pek, az vb....

"Başarılı olmak için çok çalışmalıyım"

"Sütten az içtim."

Cümlede nicelik zarfını bulmak için sıfat veya zarfa "ne kadar" sorusu sorulur.

Yer-yön zarfları

Fiilleri, yer-yön bakımından belirtirler. İsmin hâl eklerini almazlar.

Aşağı indim. ("Aşağıya" olursa "aşağıya" zarf olmaz)

Biraz öte git. ("öteye" olursa zarf olmaz)

İleri doğru koşmaya başladı. ("ileriye" olursa zarf olmaz)

Soru zarfları

Fiilleri ve fiilimsileri soru yönünden etkileyen zarflardır: neden, niye, niçin, nasıl, ne zaman, ne kadar vb.Zarfları bulmak için sorulan soruların tamamını kapsar.

"Şehrimizi nasıl buldunuz?

"Yolculuk ne kadar sürüyor?

"Niçin gökyüzü bu kadar mavi?

"Sizin bahçeniz niye bu kadar geniş?

"Neden senin ağzın bu kadar büyük?

"Buraya nasıl geldin?

"Elbiseyi nasıl buldun?

Bazı önemli konular

Daha önce belirtildiği üzere sıfatların çoğu zarf olarak da kullanılırlar. "Eve yeni geldim" cümlesinde yeni kelimesi fiilin gerçekleştiği zamanı belirtmektedir ve zarftır. "Yeni eve geldim" cümlesinde ise evin yeni olduğunu belirtir ve sıfattır.

Zarflar genelde fiilden hemen önce kullanılırlar: "Fasülyeler iyice büyüdü" örneğinde olduğu gibi. Zarfların özneden önce kullanılması "bazen" anlam düşüklüğüne veya devrik cümleye neden olabilir. "Çok kahvehaneye gitmeye başladın" yerine "kahvehaneye çok gitmeye başladın" demek daha uygundur.

Son yıllarda en, çok, az gibi azlık-çokluk zarfları yerine felaket, acayip, korkunç, dehşet gibi kelimeler zarf olarak kullanılmaya başlanmıştır. "Genç kız korkunç güzel piyano çalıyordu" gibi bir cümle dilbilgisi kurallarına göre hatalıdır. korkunç yerine çok veya oldukça gibi çok daha uygun bir zarf kullanılabilir.


Zamir


Zamir veya adıl, isim olmadığı halde cümlede varlıkların adları yerine kullanılabilen ve adların yerine getirdiği tüm işlevleri yerine getirebilen isim soylu kelime. Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne; biri kelimeleri zamirlere örnek gösterilebilir.


Anlamlarına ve görevlerine göre zamirler

Şahıs (kişi) zamirleri

Kişi adlarının yerine kullanılan ben, sen, o, biz, siz, onlar, bunlar gibi kişi adının yerine geçen sözcüklerdir:

"Bunu ancak ben yaparım."

"Yarın onlara da uğrayacağız."

Şahıs zamirlerinin belirtme sıfatlarından olan işaret sıfatları ile karıştırılmamaları gerekir. İşaret sıfatlarından sonra bir isim gelir ve sıfat tamlaması oluşturur. Şahıs zamirleri ise tek başına anlamlıdır.

"O, bu işe ne diyecek dersin?" (şahıs zamiri)

"O çocuk seni bu hale getirdi." ("hangi çocuk" sorusuna yanıt niteliğinde olan "o" işaret sıfatıdır)

Dönüşlülük zamiri

Cümledeki eylemin, özne tarafından bizzat yapıldığını bildiren, vurgulayan zamirdir. Dönüşlülük zamir kendi sözcüğü ve iyelik eki almış halleridir: kendim, kendin, kendisi, kendimiz, kendiniz, kendileri. Dönüşlülük zamiri bazı kaynaklarda şahıs zamiri olarak geçer.

Ödevlerini kendin yapmalısın.

Kendi zamirinden sonra bir isim gelirse kelime grubu isim tamlamasına dönüşür ve kendi, "tamlayan" olur.

Ankara'ya kendi arabamla gittim.

İşaret zamirleri

Varlıkların yerini gösteren zamirlerdir: "bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, beriki, öteki, orası" vb. Yakındaki varlıklara işaret ederken bu ve bunlar; biraz uzaktaki varlıklara işaret ederken şu ve şunlar; en uzaktaki varlıklara işaret ederken o ve onlar kullanılır:

"Şunu deneyeyim, bu biraz küçük geldi."

  • Buna, şuna, ona, öteki, beriki, böyle, şöyle, öyle kelimeleri de işaret zamiri olarak kullanılırlar:

"Şuna bak, kendini bir şey sanıyor!"

"Gel de böylesi ile ortaklık kur..."

"Öteki daha güzeldi, keşke onu alsaydık."

  • O ve onlar insanlar için kullanıldığında "şahıs zamiri" olarak adlandırılırlar:

"Ahmet'i soruyorsan, o yarın burada olacak." (şahıs zamiri)

"Onları en alt çekmeceye koy." (işaret zamiri)

  • Bu, şu, bunlar, şunlar işaret zamirleri şahıslar için de kullanılabilirler.

"Karşı takımı bunlarla mı yeneceğiz?"

"Şu, daha uzun duruyor."

  • İşaret zamirleri belirtili isim tamlamalarında tamlayan veya tamlanan olarak kullanılabilirler:

"Bunun sonucuna katlanacaksın." ("bu" tamlayan)

"Öğrencinin böylesi insanı çileden çıkarır." ("böylesi" tamlanan)

Soru zamirleri

Cümlede adların yerine kullanılan soru sözcüklerine soru zamiri denir. Soru zamiri ile oluşturulmuş soru cümlelerinin cevabı yine bir isim veya zamirdir.

"Nereye gidiyorsun?" (Ankara'ya, okula, ona vs.)

"Dolaptaki tatlıyı kim bitirdi?" (Nazan, teyzem vs.)

"Hangisini giyeceksin?" (şunu, bunu, uzun kollu olanı vs.)

"Ödülü kime verdiler?" (sana, Orhan Pamuk'a vs.)

  • Bazı soru zamirleri cümledeki eylemi etkilediklerinde "soru zarfı" olurlar:

"Ne aval aval bakıyorsun, yesene!" (soru zarfı)

"Yarın ne giyeceksin?" (soru zamiri)

  • Bazı soru zamirleri cümledeki isimleri nitelediklerinde veya belirttiklerinde "soru sıfatı" olurlar.

"Hangi kalem seninki?" (soru sıfatı)

"Hangisi senin?" (soru zamiri)

  • Soru zamirleri bir belirtili isim tamlamasında tamlayan veya tamlanan olarak kullanılabilirler:

"Bunların hangisi sana vurdu?" ("bunlar" işaret zamiri ve tamlayan, "hangisi" soru zamiri ve tamlanandır)

"O çocuk babanın nesi oluyor?" (tamlanan)

"Kimlerin kalbi daha sağlıklı, belli olacak." (tamlayan)

Belgisiz zamirler

Cümlede varlıkları isim, sayı, miktar ve ölçü yönünden belli belirsiz karşılayan zamirlere belgisiz zamir denir: Hepsi, kimse, tümü, herkes, hepimiz, kimisi, kimileri, kimi, biri, birisi, birileri, birkaçı, bazısı, bazıları, çoğu, birçoğu, birçokları, başkası, birazı, fazlası, bir kısmı, şey vb gibi:

"Dünkü eğlenceye kimse gelmemiş."

"Kimi rakı sever, kimi şarap."

"Başkası görse, seni kesin rapor ederdi."

"Bana aklı başında birisini gönder."

  • Belgisiz zamirler bir isim tamlamasında tamlayan veya tamlanan olarak kullanılabilirler:

"Herkesin iyiliği için böyle olması gerekiyor." (tamlayan)

"Çocuklardan birkaçı firar etmiş." (tamlanan)

  • Şahıs ve işaret zamirleri ikileme oluşturacak şekilde birlikte kullanılırlarsa, "belgisiz zamir" olurlar:

"Onun bunun lafıyla dolduruşa gelme."

"Seni beni dinler mi o hınzır."

"O bu ne derse desin, Rıza Bey bambaşkadır."

  • "Şey" sözcüğü varlıkların adlarını veya diğer zamirleri belli belirsiz karşıladığından belgisiz zamirdir:

"Bugün pazardan şey aldım."

İlgi zamiri

İlgi zamiri eki -ki'dir.

Senin çizimin benimkinden çok daha güzel oldu. (benim çizimimden)

  • İlgi zamiri, bağlaç olan ki ile karıştırılmamalıdır. Bağlaç olan ki ayrı yazılır ve kaldırıldığında cümlenin anlamı pek değişmez. İlgi zamiri kaldırıldığında ise cümle ya devrik hale gelir ya da apayrı ve kastedilmeyen bir anlam kazanır:

"Her gün gel ki bir şeyler öğrenesin." (bağlaçtır)

"Ne ki bu?" (bağlaçtır)

"Evimizinki akıyor." (evimizin çatısı, suyu vs. -ki kaldırıldığında cümle anlamsız hale gelir.)

  • İlgi zamiri, isimden sıfat türeten -ki eki ile de karıştırılmamalıdır. Genellikle ilgi zamiri olan -ki'den önce -im, -in gibi aidiyet bildiren ekler gelir. Sıfat türeten -ki eki ise doğrudan bir isime eklenir,

ve ilgi zamiridir, ikincisi ise sıfat türeten bir ektir)

"Yarınki yarışmaya katılıyor musun?" (-ki isimden sıfat üretir)

"Yarınki çok zorlu olacak." (yine "yarınki yarışma" kastedilmektedir ancak tamlanan kelime olan yarışmanın görevini -ki ilgi zamiri üstlenmiştir)

İyelik zamirleri

İyelik zamirleri -im, -in, -i, -imiz, -iniz ve -leri'dir. Bu ekler Türkçedeki ses kurallarına göre ufak değişikliklere uğrayabilirler.

Kitabını masanın üzerine koy. (-ın)

Evinizi buradan görebiliyorum. (-iniz)

İyelik zamirleri bazı kaynaklarda zamir olarak kabul edilmezler.

Yapılarına göre zamirler

Basit (yalın) zamirler

Yapım eki almamış, kök durumunda olan zamirlerdir. Sadece çekim eki alabilirler: ben, anne, bunda, bazıları, kim, onlardan, onudaonda,şunda, sana vb gibi.

Bileşik zamirler

İki sözcüğün birleşiminden veya bir arada kullanımından oluşmuş zamirlerdir: birçoğu, birkaçı, hiçbiri vb.

Öbekleşmiş zamirler

Birden fazla ayrı kelimenin anlam ilişkisi oluşturacak şekilde öbekleşerek meydana getirdikleri zamirlerdir: Öteki beriki, falan filân, şundan bundan, şu bu, her biri, herhangi biri, ne kadarı vb.

Ek halindeki zamirler

Ek halindeki zamirler sonuna geldikleri sözcükleri zamire dönüştürürler. Türkçede ek halindeki zamirler ilgi zamiri "-ki" ve iyelik zamirleridir.

 

Edat


Edat veya ilgeç, farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarayan dil bilgisi öğesidir. Edatların tek başlarına anlamları yoktur; ancak diğer sözcüklerle birlikte, cümle içinde görev kazanırlar. Türkçede kullanılan başlıca edatlar:

  • gibi
  • kadar
  • sanki
  • için
  • ile
  • -den dolayı
  • -den ötürü
  • -den beri
  • -mek üzere
  • -e karşın
  • -e doğru
  • -e değin
  • denli
  • -den öte
  • -den sonra
  • -den önce

Başlıca edatlar ve kullanımları


İle


Ek biçiminde de yazılabilen bu edatla oluşturulan edat öbeklerinin başlıca kullanımları şunlardır :

İşin, eylemin, hangi araçla (vasıtayla) yapılacağını, yapıldığını bildirebilir. Örnek :

"İstanbul’a uçakla gideceğim."

İşin, eylemin kimle yapıldığını, yapılacağını bildirebilir. Örnek :

"Bu oyuncağı küçük kardeşimle yaptım."

İşin, eylemin nasıl yapıldığını, yapılacağını bildirerek durum zarfı olabilir. Örnek :

Çocuk, büyük bir sevinçle yanıma geldi.

Durum Zarfı

İşin, eylemin nedenini bildirerek edat tümleci olabilir. Örnek :

Arabanın devrilmesiyle yol trafiğe kapandı.

Türk Dillerinde Edat kelimesi


"artınçı" , Tuva Türkçesi

"tatak", Çuvaş Türkçesi

"şılav", Kazak Türkçesi.

Bağlaç


Bağlaçlar veya rabıt edatları, sözcükleri, sözcük gruplarını veya cümleleri biçim veya anlam yönüyle birbirine bağlayan edatlardır: ve, veya, ile, ama, de (da), ancak, belki, çünkü, eğer, hâlbuki, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, tâ, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira gibi. İfadeleri, ilgi ve önem sırasına koyarak düzenlememize yardımcı olurlar.

Bağlaçların kendi başlarına anlamları yoktur. Yer aldıkları cümlenin çeşitli bölümleri arasında anlam ve biçim bakımından bağlantı kurarlar. Cümlelerde sıralama bağlaçlar sayesinde yapılır. Cümleler arasında konu ve anlatım bütünlüğü sağlamak için kullanılırlar.


Yapılarına göre bağlaçlar


Yalın bağlaçlar


Yalın bağlaçlar, herhangi bir ek almamış ya da bir sözcükle birleşmemiş basit sözcüklerdir. Kök halindeki ve, ama, ile, eğer, de, hem, yani gibi sözcükler bu tür bağlaçlardır.

Türemiş bağlaçlar]


Türemiş bağlaçlar, isim ya da fiil soylu sözcüklerden türetilmişlerdir: üstelik, örneğin, kısacası, gerçekten, anlaşılan vb. gibi.

Bileşik bağlaçlar


Bileşik bağlaçlar öyleyse, yoksa, nitekim, sanki, oysa, kim bilir gibi sözcüklerdir ve bunlar iki ayrı sözcüğün birleşmesinden oluşur. Bileşik bağlaçları oluşturan sözcüklerin her zaman bağlaç türünden olmaları gerekmez. Örneğin kim bilir bağlacındaki "kim" zamir, "bilir" ise bir çekimli fiildir. Sanki bağlacı ise "san" (san-mak) fiil kökü ile "ki" bağlacının birleşmesinden oluşmuştur.

Öbekleşmiş bağlaçlar


Öbekleşmiş bağlaçlar ayrı ayrı sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla ortaya çıkar. Bazen ya da, hem de gibi iki bağlacın yan yana kullanılmasıyla da öbekleşmiş bağlaç oluşabilir. Bazen ki bağlacıyla birlikte bir bağlaç öbeği oluştuğu da olur; nerde kaldı ki, değil mi ki böyle oluşmuş bağlaçlardır. Başka bir deyişle, sözün kısası, bir bakıma gibi tamlamalar bağlaç işlevi de görürler. Gel gelelim, ne bileyim, zorla değil ya gibi bazı kısa cümleler de kalıplaşarak bağlaç niteliği kazanabilir. Öbekleşmiş bağlaçlardan yinelemeli bağlaçlar da çok yaygın olarak kullanılır. Bunlara ya ... ya ..., hem ... hem ..., ister ... ister ..., gerek ... gerek(se) ..., ne ... ne ..., ama ... ama ... gibi bağlaçlar örnek gösterilebilir. Örneğin:

"ister gel ister gelme", "ya bugün gel ya yarın", "ne sevdiğin belli ne sevmediğin".

Ünlem


Başlığın diğer anlamları için Ünlem (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.

Sevinç, üzüntü, kızgınlık, korku, şaşkınlık gibi duyguları belirten, doğa seslerini yansıtan veya bir kimseyi çağırmak için kullanılan sözcüklere ünlem denir. Ünlemler tek başına kullanıldıklarında genelde bir anlam ifade etmezler.


Türkçe'de Ünlem Olan Sözcükler


Türkçe'de ünlem olan sözcükler temelde ikiye ayrılırlar:

  • Bir Kimseye Seslenmeye Yarayan Ünlemler: Be,eee,ha,haydi,hı,hey,hişt gibi.

Örnek: Oradan çekilsene be!/Ha, evet, anladım!/Hişt, buraya bakar mısın?

  • Sevinç, üzüntü, kızgınlık, korku, şaşkınlık gibi duyguları belirten ünlemler: A, aaa, aman, bravo, ay, ey, eyvah, hoppala, oh, oooh, of, üf gibi.

Örnek:Ay, başım çok ağrıyor!/ Hoppala, bu da nereden çıktı!/Vah vah, evlerine hırsız girmiş.

 

24 yorum:

  1. doğru düzgün cümle yazın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. doğru düzgün cümle

      Sil
    2. Geç kaldım galiba biraz.

      Sil
    3. adam okulu bitirmiştir baya geç kaldın be :d

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Bir dahisiniz Führerim.

      Sil
    6. İsrail'e ne zaman bomba atacaksın Führer'im

      Sil
  2. çok güzel olmuş sözlüm için çok yararlı oldu.

    YanıtlaSil
  3. Çok yararlı oldu teşekkürler!

    YanıtlaSil
  4. Bela vəziyyətin icinə soxum

    YanıtlaSil
  5. Ohhhh!be burda yazılan kelimelerin hepsini eksiksiz yazdım elim kırıldı

    YanıtlaSil
  6. güzeldi emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Cok yarari oldu tesekkurler

    YanıtlaSil
  8. ellerinize sağlık çok güzel anlatılmış

    YanıtlaSil
  9. Bole yazarlari

    Seviyorum
    İdollerim
    Krallar ya!

    Peki
    İdol niteliginde yazarlarim
    Çok seviyoruz teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel olmuş Allah sizden bir milyar katrilyarler kere razı olsun taşaklarını jurban

    YanıtlaSil